Charlotte Perkins Stetson tarafından yazılan “Sarı Duvar Kağıdı”, 19. yüzyılın sonlarında doktorların kadınlara ve akıl hastalıklarına yönelik tutumlarını araştırıyor.
Anlatıcı, inanılmaz derecede suçlu olduğunu ve hastalığının kocasına karşı büyük bir endişe hissettiğini hissediyor. John, ona sadece kendisi daha iyi, özellikle dinlenerek daha iyi olabileceğini söyler. Sanki başarısız görünüyor çünkü daha kötüsü değil gibi görünüyor.
Anlatıcının deliliği kötüleştikçe kendini gizli Jennie ve John ile savaşan, gizli sürünen kadını onlardan gizleyerek görmeye başlar. Duvar kağıdını sert bir şekilde korur ve kimsenin dokunmayacağı konusunda yemin eder.
Anlatıcı, o sırada, John'un emirlerine ve teşhisine aykırı düşen, dinlenmek ve hastalığını düşünmekten kaçınarak konvansiyonel tıbbın normlarına aykırıdır. Bunun yerine, anlatıcı sinir koşullarını sürekli olarak düşünür, üzerine suçlu hisseder ve kocasının isteklerine karşı gizli bir şekilde yazar.